
Yazı Başlıkları
SAİT FAİK KİMDİR?
Sait Faik, 1900’lü yıllarda varlıklı bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelmiş. İki dünya savaşını, bu savaşların yarattığı ekonomik ve toplumsal çöküşü görmüş. Ekmeğin vesikayla satıldığı zamanlarda gençliğini yaşamış bir yazar. Eğitimi ortaokuldan lise dönemine kadar savaş yüzünden defalarca sekteye uğramış, defalarca kent değiştirmiş ve sonunda İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine girmiş. Bu sırada öykülerini Milliyet Gazetesi’ne göndermiş ve yayımlamış.
Uygurca öğrenmek amacıyla iki sene sonra İstanbul Üniversitesi’nden ayrılmış ancak bir süre sonra da zaten ticaretle uğraşmakta olan babasının isteğiyle ticaret okumak için Fransa’ya gitmiş. Döndüğünde çeşitli gazetelerde çalışmış hem köşe yazılarında hem röportajlarında hem de öykülerinde büyük anlatıları ya da düşleri değil gündelik yaşam anlarını işlemiş. Öyküleri bugün bile çağdaş Türk öykücülüğünün en önemli öykülerini oluşturmakta. Salah Birsel’in de farklı benzetmelerle anlattığı üzere sokaktaki herhangi bir insanda gördüğü öyküyü çekip çıkarıp kağıda aktarmış yalnızca Sait Faik.
TÜNELDEKİ ÇOCUK ÖZETİ
Tüneldeki Çocuk, Sait Faik’in öykülerinden ve röportajlarından derlenmiş bir kitap. Sait Faik’in öykülerini okumaya alışkın olduğumuzdan Tüneldeki Çocuk kitabını ilk elinize aldığınızda “Röportajı nasıl öykü gibi okuyacağım? Kimin aklına gelmiş öykülerle röportajları bir araya toplayıp yayımlamak? ” diye düşünseniz de kitap bittiğinde hangisinin öykü hangisinin görüşme olduğunu tam anlayamadığınız öyküsel röportajlarla karşılaşıyorsunuz. Özellikle Uzun Ömer, Diş ve Diş Ağrısı Nedir Bilmeyen Adam ve Orhan Kemal Röportajı hayli güzel.
Kitabın içindeki öyküler ve röportajlar şunlar:
- Tüneldeki Çocuk
- Ketenhelvacı
- Önündeki Kış
- Bin Dört Yüz Yetmiş Altı Nikel Kuruşun Hikâyesidir Sevgilime Mektuplar
İnsanlığın Haline Doğru I-V
- Bir Kütüphanecinin hikâyesi
- Kaşıkadası’ndan Mektuplar
- İki Kişi Arasında
- Sevgiliye Mektup
- Türkçeye Tercüme Edilemeyen Kitap
- Ayağıma dolaşan Ropörtaj
- Diş ve Diş Ağrısı Nedir Bilmeyen Adam
- Güzeller Seçiliyor
- Kraliçenin Evinde
- “d” Grubu Sergisi
- Rakı Şişesinde Balık Olmak İsteyen Şair
- Uzun Ömer
- Sait Adında Bir Balık/Salâh Birsel
TÜNELDEKİ ÇOCUK KONUSU
Özellikle 2010’dan sonra yeni nesil öykücüler artık öykü kitaplarını belirli bir izlek etrafında biçimlendiriyor. Kimileri eleştirse de benim okurken keyif aldığım bir tutum. Bilinmeli ki Tüneldeki Çocuk yayımlandığı yıllar itibariyle öyle bir kitap değil. Birbirinden bağımsız ancak bir o kadar da sıra dışı bakış açılarıyla yazılmış anlatılarla karşılaştırıyor sizi.
Sait Faik gazetecilik yaptığı yıllarda o kadar güzel röportajlar yapmış ki şimdiki haber dili neden bu kadar öyküsel ve iyi değil diye düşünüyorsunuz. Sait Faik’in yalnızca bir röportajı kurgulayış biçimini görünce şimdi okuduğumuz pazar eklerindeki görüşmelerin çiğ basit bir sormaca olarak kaldığını fark ediyorsunuz. Söz gelimi onlarca Türkiye’nin un uzun adamı haberi yapılsa da hiçbiri sizi Uzun Ömer kadar etkileyemiyor. Bilemiyorum bu belki de Sait Faik’in içinden taşan edebiyat tutkusu ile ilgilidir.
Uzun süredir bunu düşünüyorum. Yeni yüzyılda her şey içeriğe dönüştü ve bu içerikler inanılmaz hızlı tüketiliyor. Bir röportaj artık bu kadar uzun uzadıya düşünerek öyküsel bir belgesel gibi kurgulanarak gelmiyor karşımıza. Daha fazla görüntülenmek ya da daha fazla tıklanmak için yapılan sözcük oyunlarıyla dolu, arama motorlarının tek tipleştirdiği, yalnızca büyük şirketlerin o da sponsor desteğiyle bağımsız(!) işler yapabildiği bir yere gidiyoruz. Artık hiçbir gazeteci yaşamını bu işten kazanırken Sait Faik gibi bir röportaj kurgulayamıyor. Belki bunu yapmaya muktedir ama ne 7/24 akan gündemi ne de zamanı el veriyor.